HOROZ NURİ'Yİ, POS BIYIKLI HULUSİ BABA'YI ÇOK ÖZLEDİK
Türk sinemasında son yıllarda gişe rekoru kıran komedi filmlerine şöyle bir bakın. Kimisi dev bütçelerle, kimisi daha kısıtlı imkanlarla çekiliyor. Ve milyonlarca izleyici sinema salonlarına topluyor.
Peki, bir filmin başarısı nasıl ölçülüyor? İzleyici sayısı tek başına başarı kriteri olabilir mi?
Modayı takip eder gibi en çok konuşulan, reklamı yapılan filmleri izlemeyi 'trendy' sayan bir grup insanın sürü psikolojisi ile sinema salonlarını doldurmasına bakarak mı karar vereceğiz?
Kaç tanesi yıllar geçse de, gönüllerinizde iz bırakacak nitelikte? Veya unutamadığınız, repliklerini hatırladığınız kaç tane karakter var?
Bence, hiçbiri eski Türk filmlerinin tadını vermiyor. Çünkü içlerinde birşeyler eksik... Doğallıktan uzak, öyküleri gerçek hayattan kopuk...
Dün akşam Kemal Sunal'ın Şabaniye filmini izlerken bir kez daha bu düşüncem pekişti. Sunal'ın Şaban adlı tiplemesiyle çektiği filmleri kaç kez izlersem izleyeyim her seferinde bana büyük keyif veriyor. Çünkü Sunal, toplumun bütün kirlenmişliğine rağmen içimizdeki saflığı temsil eden İnek Şaban tiplemesiyle adeta oynamıyor yaşıyor, yaşatıyor.
Daha eskilere gidersek çocukluğumun sempatik koca göbekli Adanalı tüccarı Vahi Öz.
Horoz Nuri tiplemesiyle meşhur olan Öz'ün hala 'Bediaaa' diye yankılanan sesi kulaklarımda...
Türk sinemasının tontonu, babacan rollerin ustası Hulusi Kentmen. Aksi görünüşlü ama pos bıyıklarının altındaki dudakları her zaman gülümsemeye hazır...
'Turist Ömer' ile gönüllerimizde taht kuran Sadri Alışık, hala şarkısı dillerde...
Evimizin aşçısı Necdet Tosun, Gubidik tiplemesiyle Öztürk Serengil, Hababam Sınıfı'nın sert mizaçlı ama o sertliğin altında yufka gibi bir yürek taşıyan okul müdürü Münir Özkul...
Ya kendine özgü gülüşüyle sadece büyüklerin değil, küçüklerin de çok sevdiği Adile Naşit...
Ve ismini sayamadığım Türk sinemasının diğer emektarları...
Hepsi de gönüllerimizde taht kuran, Türk sinemasının unutulmaz ustaları... Canlandırdıkları karakterler üzerlerinde eğreti durmuyor, tam oturuyor. Çünkü işlerine gönüllerini koyarak oynamışlar. Sanki evimizden birileri... Abimiz, annemiz, babamız veya arkadaşımız...
Yeni filmlerde kaç tane böyle öne çıkan, hem hafızalarda, hem gönüllerde iz bırakacak karakter var? Birkaç tane sayarsınız, işte hepsi o kadar...
Çünkü dedim ya, şimdikiler eski filmlere kıyasla dev bütçelerle çekilse de, bence gönül gözleri eksik kalmış...
Peki, bir filmin başarısı nasıl ölçülüyor? İzleyici sayısı tek başına başarı kriteri olabilir mi?
Modayı takip eder gibi en çok konuşulan, reklamı yapılan filmleri izlemeyi 'trendy' sayan bir grup insanın sürü psikolojisi ile sinema salonlarını doldurmasına bakarak mı karar vereceğiz?
Kaç tanesi yıllar geçse de, gönüllerinizde iz bırakacak nitelikte? Veya unutamadığınız, repliklerini hatırladığınız kaç tane karakter var?
Bence, hiçbiri eski Türk filmlerinin tadını vermiyor. Çünkü içlerinde birşeyler eksik... Doğallıktan uzak, öyküleri gerçek hayattan kopuk...
Dün akşam Kemal Sunal'ın Şabaniye filmini izlerken bir kez daha bu düşüncem pekişti. Sunal'ın Şaban adlı tiplemesiyle çektiği filmleri kaç kez izlersem izleyeyim her seferinde bana büyük keyif veriyor. Çünkü Sunal, toplumun bütün kirlenmişliğine rağmen içimizdeki saflığı temsil eden İnek Şaban tiplemesiyle adeta oynamıyor yaşıyor, yaşatıyor.
Daha eskilere gidersek çocukluğumun sempatik koca göbekli Adanalı tüccarı Vahi Öz.
Horoz Nuri tiplemesiyle meşhur olan Öz'ün hala 'Bediaaa' diye yankılanan sesi kulaklarımda...
Türk sinemasının tontonu, babacan rollerin ustası Hulusi Kentmen. Aksi görünüşlü ama pos bıyıklarının altındaki dudakları her zaman gülümsemeye hazır...
'Turist Ömer' ile gönüllerimizde taht kuran Sadri Alışık, hala şarkısı dillerde...
Evimizin aşçısı Necdet Tosun, Gubidik tiplemesiyle Öztürk Serengil, Hababam Sınıfı'nın sert mizaçlı ama o sertliğin altında yufka gibi bir yürek taşıyan okul müdürü Münir Özkul...
Ya kendine özgü gülüşüyle sadece büyüklerin değil, küçüklerin de çok sevdiği Adile Naşit...
Ve ismini sayamadığım Türk sinemasının diğer emektarları...
Hepsi de gönüllerimizde taht kuran, Türk sinemasının unutulmaz ustaları... Canlandırdıkları karakterler üzerlerinde eğreti durmuyor, tam oturuyor. Çünkü işlerine gönüllerini koyarak oynamışlar. Sanki evimizden birileri... Abimiz, annemiz, babamız veya arkadaşımız...
Yeni filmlerde kaç tane böyle öne çıkan, hem hafızalarda, hem gönüllerde iz bırakacak karakter var? Birkaç tane sayarsınız, işte hepsi o kadar...
Çünkü dedim ya, şimdikiler eski filmlere kıyasla dev bütçelerle çekilse de, bence gönül gözleri eksik kalmış...
Yorumlar